ANKARA-BHA

AL-KON Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban, kadınların tarih boyunca kültürümüzde saygı gördüğünü, korunmuş ve toplum içinde önemli bir rol üstlendiğini belirtti. Kurban, günümüzde ise kadın kamu çalışanlarının yalnızca fiziksel saldırılara değil, mobbing, taciz ve kariyer eşitsizliği gibi şiddet biçimlerine de maruz kaldığını ifade etti. Özellikle doktor ve sağlık çalışanı kadınların, uzun nöbetler, yıpratıcı çalışma koşulları ve sosyal yaşamdan taviz vermek zorunda kalmaları nedeniyle ek riskler taşıdığını aktardı.

AL-KON’un 25 kasım talepleri

Konfederasyonun yayımladığı manifestoda, kadın kamu çalışanlarının korunması için somut talepler yer aldı:

• Kadın kamu çalışanlarına yönelik psikolojik şiddet ve mobbing karşı özel koruma düzenlemeleri,

• Sağlıkta şiddeti kadına yönelik şiddetin bir biçimi olarak tanımlayan yasal çerçevenin oluşturulması,

• Şiddet mağduru kadın memurlar için hukuki destek ve mesleki rehabilitasyon süreçlerinin devlet eliyle yürütülmesi,

• Çalışma alanlarında kadınlar için güvenli alanların oluşturulması,

• Kadın memurlara yönetici konumlarında liyakat esaslı fırsat eşitliği sağlanması.

Konfederasyon, bu çerçevede yürütülecek çalışmaların sadece toplumsal adalet açısından değil, kamu kurumlarında etkin ve liyakatli yönetim için de önemli olduğunu belirtti.

Sosyal medya kampanyası ve dijital platform

AL-KON, “Susmadık, Susmayacağız” sloganıyla sosyal medya kampanyasını başlattı. Kampanya kapsamında doktor, öğretmen, hemşire ve diğer kadın kamu çalışanlarının yer aldığı video röportajlar paylaşılacak. Katılımcılar, şiddetin sadece fiziksel olmadığını, mobbing ve psikolojik baskının da şiddet olduğunu vurguluyor.

Bunun yanı sıra konfederasyon, 2026 yılı içinde kadın kamu çalışanlarının şiddet ihbarı, hukuki danışmanlık ve reform taleplerini doğrudan iletebileceği dijital bir platform kurmayı planladığını açıkladı. Bu platform, kadın çalışanların ihtiyaçlarını tek merkezden takip etmeyi ve desteklemeyi amaçlıyor.

AL-KON, yaptığı açıklamada, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele etmenin yalnızca insan hakları açısından değil, aynı zamanda adaletli ve liyakatli bir kamu yönetiminin gereği olduğunu belirtti.