
RİZE - BHA
Erdoğan, 2025’in birinci sürgününde 450 bin ton, ikinci sürgününde 492 bin ton yaş çay işlendiğini, üçüncü sürgünde ise 370–380 bin ton civarında beklendiğini ifade etti. 2024’te 1,45 milyar kilo olan toplam üretim, 2025’te yaklaşık %20 düşüşle 1,31–1,32 milyar kilo seviyesine geriledi.
İklim değişikliği çay verimini vurdu
İkinci sürgünde sıcaklıkların mevsim normallerinin altında seyretmesinin verimi olumsuz etkilediğini belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Çay bitkisi sıcaklık ve nem dengesine çok hassas bir bitkidir. Bu yıl düşük sıcaklıklar filizlenmeyi yavaşlattı, birçok bahçede yaprak gelişimi yeterli olmadı. Rekoltedeki kayıpların en önemli sebebi iklim değişikliğidir.”
Yanlış makineli hasat kaliteyi düşürdü
İşçilik maliyetlerinin artmasıyla makineli hasadın yaygınlaştığını söyleyen Erdoğan, yanlış uygulamaların kaliteyi bozduğunu vurguladı:
“Dipten yapılan hatalı kesimler filizlerin sağlıklı gelişimini engelliyor. İnce ve körpe yaprak yerine sert ve lifli yapılar çoğalıyor. Bu da kuru çayın kalitesini ciddi biçimde düşürüyor.”
Budama ve toprak yönetimi kritik
Çay bahçelerinin sağlıklı üretim için düzenli budanması gerektiğini belirten Erdoğan, budamanın yalnızca dalların kesilmesiyle sınırlı kalmaması gerektiğini dile getirdi:
“Budanan dallar bahçeden çıkarılmalı, toprak mutlaka havalandırılmalı. Aksi halde köklere yeterli besin ulaşmıyor, bu da rekolteyi ve kaliteyi olumsuz etkiliyor.”
Ekonomik daralma fabrikaları zorluyor
Sektörde yaşanan finansman sıkıntılarına dikkat çeken Erdoğan, özel sektör çay fabrikalarının kapasite kaybı yaşadığını söyledi:
“Birçok fabrika ya kapandı ya da kapasitesini düşürdü. Üçüncü sürgünde sektörün toplam kapasitesi %30 azaldı. Üretici ürününü satmakta zorlanıyor, fabrikalar işleyemiyor, bu da sektörün dengesini bozuyor.”
“Önlem alınmazsa zarar artacak”
Çay tarımında sürdürülebilirliğin tehlikede olduğunu belirten Erdoğan, şu çağrıda bulundu:
“İklim değişikliğine karşı önlemler alınmalı, makineli tarım doğru yöntemlerle uygulanmalı, budama ve toprak yönetimi yeniden düzenlenmeli, fabrikalar finansal açıdan güçlendirilmelidir. Aksi halde önümüzdeki yıllarda üretici de sanayici de tüketici de daha büyük zarar görecektir.”
