
ANKARA - BHA
“Bırakalım o zaman ormanlar yansın öyle mi?” sorusuyla başlayan bu çağrı metni, yangınlara alışmamamız gerektiğini net bir dille vurguluyor. Çünkü her yıl aynı dönemde yaşanan bu felaketin, artık bir doğa olayından çok daha fazlası olduğu ortada.
Yanan sadece ağaçlar değil, umutlarımız
Her gün gelen yangın haberlerinin halkın ruh halini bozduğunu ifade eden yazıda, “iklimler değişiyor, yanan ormanlardaki inleyen canlıların sesi kulaklarımızdan silinmiyor” ifadeleriyle yaşanan trajedinin boyutu gözler önüne seriliyor. Vatandaşlar ise artık sadece yangın söndürülmesini değil, yangınların çıkmaması için alınacak ciddi önlemleri görmek istiyor.
Zakir Avşar: İmam hatip liseleri, kuruluş amacından itibaren iki temel işlev üstlenmiştir
İçeriği Görüntüle
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın “en iyi yangın söndürme yöntemi, yangının hiç çıkmamasını sağlamaktır” sözüyle öne çıkan yaklaşım, halkın da beklentisiyle örtüşüyor. Ancak ardı ardına çıkan yangınlar ve sabotaj şüphelerinin görmezden gelinmesi, endişeleri artırıyor.
"Kırmızı Alarm" ve seferberlik çağrısı
Metinde açıkça ifade ediliyor: “Bu yıl yaşadığımız yangınlar hiç normal değil. Derhal kırmızı alarm verilmeli.” Özellikle Haziran-Eylül ayları arasında, sıcak ve rüzgârlı günlerde tüm kamu kurumları ve vatandaşların alarm durumuna geçirilmesi gerektiği, dört ay sürecek bir teyakkuz sisteminin zor ama gerekli olduğu vurgulanıyor.
Vatandaşlardan gelen yüzlerce öneri
Metin, yangınlara dair çözüm önerilerinden oluşan bir toplumsal akıl havuzunu da sunuyor. İşte dikkat çeken bazı öneriler:
Yangın söndürme filosunun güçlendirilmesi:
Devletin olanakları sınırlıysa, halktan yardım toplanmalı. Tarihte olduğu gibi “Ordu Millet El Ele” benzeri kampanyalarla uçak ve helikopter alımı desteklenebilir.
Yangın algılama ve takip sistemleri:
Isıya duyarlı sensörler ve İD kameralarla, ormanlık alanlar ucuza ve güneş enerjisiyle izlenebilir.
Yangın söndürme bombası projesi:
İnönü Üniversitesi’nden Murat Toptaş’ın geliştirdiği yerli ve milli “YSB 82” isimli bombanın akıbeti araştırılmalı. Prototipi hazır olan bu icat neden kullanılmıyor?
Gönüllü ekipler ve fahri müfettişler:
Eskiden olduğu gibi gönüllü sivil savunma ekipleri ve fahri orman müfettişleri yeniden devreye sokulmalı.
Ormanlar çamdan başka ağaçlarla zenginleştirilmeli: Çam yerine daha az yanıcı olan zeytin, meşe, palamut gibi türler yaygınlaştırılmalı.
Enerji nakil hatları yer altına alınmalı:
Hem yangın riskini azaltmak hem de yangın söndürme uçuşlarının güvenliğini sağlamak için.
Anız yakımıyla mücadele: Hâlâ 300'e yakın yangının anız nedeniyle çıktığı belirtiliyor. Çiftçiler bilinçlendirilmeli.
İHA ve dron destekli sistemler:
Yangın söndürücü balonlar geliştirilerek yangın alanlarına havadan müdahale kolaylaştırılmalı.
Su hatları projeleri: Denizlerden ormanlara boru hatlarıyla su taşınması düşünülmeli. “Doğal gaz için boru hattı çekiliyor da orman için neden olmasın?” sorusu dikkat çekici.
Yönetim zafiyetine dair eleştiriler
Orman teşkilatından emekli bir daire başkanı olan orman mühendisinin açıklamaları da oldukça çarpıcı: Yangın yerine bakan ve genel müdür gibi üst düzey isimlerin gitmemesi gerektiği, sahadaki uzmanların rahat çalışabilmesi için bu kişilerin Ankara’dan süreci yönetmesinin daha etkili olacağı dile getiriliyor. Aynı şekilde, valilerin de yangın komutanlığına soyunmaması gerektiği, esas sorumluluğun eğitimli orman personelinde olması gerektiği vurgulanıyor.
Sistemsel reform şart
Yangın işçileri, ekipmanlar, ihbar sistemleri, yol ve erişim problemleri, ormanlık alanlara izinsiz girişler, mangal ve sigara gibi dikkatsizliklerin önüne geçilmesi gerektiği belirtiliyor. Orman teşkilatında siyasi saikle yapılan atamaların, yangınla mücadelede yetersiz kadrolara yol açtığı da önemli bir eleştiri konusu.
Alışmak değil, harekete geçmek gerek
“Bu felaketi hep birlikte yeneceğiz” diyerek biten metin, tüm taraflara samimi ve yapıcı bir çağrı niteliğinde. Artık konuşma değil, harekete geçme zamanı. Yangınları bir yaz gerçeği olarak kabullenmek yerine, kalıcı çözümlerle bu döngüyü kırmak mümkün. Ancak bunun için ortak akıl, toplumsal duyarlılık ve siyasi irade şart.
Çünkü bu sadece ağaçların değil, bir ülkenin geleceğinin meselesi.
