
OSMANİYE-BHA
Osmaniye’nin Kadirli ilçesindeki Karatepe Aslantaş Açık Hava Müzesi’nde bulunan 2 bin 700 yıllık çift dilli yazıtların, UNESCO Dünya Belleği Kütüğüne “Karatepe Yazıtları” adıyla kaydedilmesinin ardından, OKÜ Rektörlük Büyük Salonda, “Unesco Dünya Belleği Kütüğüne Kaydedilen Karatepe Yazıtları” konulu bir konferans düzenlendi.
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi (OKÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Karatepe Kitabının Yazarı ve Kastabala Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Faris Demir, konuyla ilgili olarak verdiği konferansta, Karatepe Yazıtlarını ve teknik anlamda önemini anlattı. Slayt eşliğinde sunumunu yapan Demir, “İnsanlık tarihini bir gün ile kıyaslarsak 23: 59 dakika yazının icadına kadar olan bölümdür. Yazının icadından Uzay Çağı, Yapay Zekâ ve Kuantum Bilgisayarlarının kullanıldığı şu an ve gelecek son 1 dakikanın içerisindeyiz. İnsanoğlu yazı ve demiri kullanmasıyla olağanüstü bir gelişim gösterdi. Arkeolojik kanıtlar bu gelişmeyi sağlayan coğrafyanın Kizzuwatna yani Çukurova ve içerisinde yer alan Karatepe’nin olduğunu fazlasıyla göstermektedir. Dünya tarihine yön veren en büyük kırılmalar yine bu coğrafyada gerçekleşmiştir. Hititler ve Mısır arasındaki Kadeş Savaşı, Büyük İskender’in Perslerle yaptığı Issos Savaşı. Doğu Akdeniz günümüzde de stratejik önemini halen korumaktadır” dedi.
Sağdan sola, yukardan aşağı doğru yazılır
Mezopotamya ve Doğu Akdeniz Havzası’nın, iki yazı sisteminin doğduğu ve geliştiği bölgeler olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Faris Demir, “Mezopotamya’da çivi yazısı, Anadolu ve Mısırda hiyeroglif yazısı gelişmiştir. Bu iki yazı sistemi hecelerden oluşmaktadır. Hece sisteminde yazı dile bağımlıdır. Çivi yazısı kil tabletlere işlendiği için resimsel özelliklerini kaybetmişlerdir. Luwi ve Mısır Hiyeroglifleri arasında hiçbir benzerlik yoktur. Hiyeroglif ve çivi yazısını yazının gelişiminde ikinci aşama olarak kabul etmemiz gerekir. Anadolu Hiyeroglif yazıtlarda cümleler satırlara bölünmüştür. Sağdan başlar sola doğru yukardan aşağı doğru okunur, alt sıra soldan sağa doğru devam eder. İnsan ve hayvan figürlerinin baktığı yön yazının yönünü verir.
Karatepe ve Çineköy yazıtlarının anlatım sırası ve tarzı aynı olup benzer konulardan bahsedilmiştir. Her iki yazıtta krallar kendilerini tanıtmakta, fırtına tanrısının hizmetkârı ve güneş tanrısının adamı olduklarını belirterek, tanrılar tarafından tercih edildiklerini iddia etmektedirler. Metinlerin içeriği yine aynı şekilde devam etmekte olup krallar tanrıların yardımıyla yaptıkları önemli işleri anlatmaktadır. Ülkelerinin sınırlarını genişletmişler ve ülkelerini zenginleştirmişler, ata at silaha silah katarak ordularını geliştirmişler ve kaleler inşa etmişlerdir. Çineköy yazıtında Warika Muksa’nın torunu olduğunu, Karatepe yazıtlarında Azatiwata Muksa’nın evine bağlılığını belirtmişlerdir” diye konuştu.
Demir, Hiyeroglif Luwice konusunda otorite
Doç. Dr. Faris Demir, Luwi dilinin duayen uzmanlarının, Luwice Yazıtları üzerine yaptığı çalışmayı detaylı bir şekilde incelediklerini, görüşlerini kabul ettiklerini, Luwiler ve Hiyeroglif Luwice konusunda kendisini bir otorite olarak gördüklerini belirtti. Demir, “İlk hece sistemini MÖ 1650 yıllarına tarihlenen mühür baskısı üzerinde Hatti-li olarak görmekteyiz. Hiyeroglif Luwi dili ve yazısı MÖ 700 civarına kadar kullanılmaya devam etti. Luwi yazısı çoğunlukla insan ve hayvanların baş, ayak, el ve diğer vücut parçaları, kap, ağaç, bitki gibi tanınabilir resimlerinden oluşmaktadır. Anadolu Luwi Hiyeroglifleri ile Güney Asya’daki MÖ 3300’lü yıllara tarihlenen İndus Vadisi yazıtları gramer açısından da benzerlikler göstermektedir. Her iki hiyeroglif yazı sistemi de sağdan başlamakta, ideogram ve fonetik hece sisteminden oluşmaktadır. Mühürlerdeki yazıtların yönü altında işlenen tasvirin baktığı yöndedir. Bazı semboller Anadolu Luwi Hiyeroglifleri ile yakın benzerlikler göstermekte ve görsel olarak tanımlanabilmektedir. İndus Vadisi yazıtlarının çok kısa olması, yazıtların çözümlenmesini zorlaştırmaktadır. Yapay zekâ bu yazıtların çözümlenmesine yardımcı olabilir, ancak yazıtların çözümlenmesi kültürel yapıyı analiz edebilen pratik zekâ ile mümkün olabilir” dedi.
Milyonlarca dolarlık gizemler Karatepe Yazıtlarında
Hindistan’ın, 5.300 yıllık gizemini koruyan İndus Yazısını çözebilene 1 milyon dolar ödül koyduğunu belirten Doç. Dr. Demir, milyonlarca dolarlık sırların çözümünün, Karatepe Yazıtlarının şifresinin tam olarak çözülmesiyle mümkün olabileceğini söyledi. Demir, “Unesco Dünya Belleği Kütüğüne Kaydedilen Karatepe Yazıtları hiyeroglifler yani resim yazısı bakımından dünyadaki en uzun çift dilli yazıtlardır. Anadolu Luwi Hiyeroglifleri Mısır Hiyerogliflerinden daha gelişmiş, daha anlaşılır ve en önemlisi evrensel yapıya sahip olmasıdır. Dünyadaki tüm yazıların kökeni resim ve sembollerdir. Eğer bir resim ya da sembol mesaj iletiyorsa yazı işlevine sahip olur. Resimler ve semboller eski insanların dünyayı nasıl algıladığını ve nasıl tasvir ettiğini gösteren önemli bir iletişim biçimidir. Resim yazılarının en önemli özelliği evrensel olmasıdır, yani herhangi bir dile bağlı olmamasıdır. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte resim yazıları olan sembollerin ve emojilerin kullanılması oldukça yaygınlaşmıştır. Yakın bir gelecekte herhangi bir dile bağlı olmayan evrensel bir yazı dilinin gelişmesi mümkün olabilir. Fonetik hece değerleri olan simgeler bir dile bağlıdır ve ideogram ya da logogram kullanıldığında o dilin çözümlenmesine yardımcı olmaktadır. Çift dilli yazıtlar olmadan simgelerin hece değerlerinin belirlenmesi oldukça zordur” diye konuştu.
Bir takım ipuçları sunmakta
Antik Dönemlerde kullanılan resim ve sembollerin birçoğunu Karatepe’de görmenin mümkün olduğunu belirten Demir, “Anadolu Luwi Hiyeroglif yazıtlarının kökenleri Seramiksiz Neolitik Dönem’e kadar uzanmaktadır. Göbeklitepe, Körtiktepe ve Çatalhöyük gibi yerleşimlerdeki resim ve sembollerin benzerlerini Karatepe’de görebilmekteyiz. Karatepe Yazıtları Girit Hiyerogliflerinin anlaşılmasında yardımcı olduğu gibi İndus Vadisi Yazıtları ve Brezilya’daki İnka Taşı hiyeroglif yazıtlarının çözümlenmesine yardımcı olabilir. Anadolu Luwi Hiyeroglif yazıtları ile olan benzerlikler bu yazıtların genel konularını anlamamıza yardımcı olabilecek bir takım ipuçları sunmaktadır. Anadolu Luwi Hiyeroglifleri ile İndus Vadisi yazıtları gramer açısından da benzerlikler göstermektedir. İnka Taşı hiyeroglif yazıtlarındaki semboller Anadolu Luwi Hiyerogliflerindeki sembollere çok benzemekte, kutsal ağaç tasviri ile de kültürel benzerlik görülmektedir. Benzerlikler resim ve simgesel açıdan değerlendirildiğinde tanrılar, yerleşimler, nehirler, yaşam, meyveler, düşmanlar, tehlike ya da kötülükler gibi konular izlenebilmektedir” dedi.
