
ANKARA-BHA
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mayıs 2025 dönemine ilişkin Finansal İstikrar Raporu'nu yayımladı. Raporda, son dönemde artan küresel belirsizliklerin finansal piyasalarda oynaklığa neden olduğu ve portföy yatırımlarını olumsuz etkilediği belirtildi.
Pandemi dönemindeki seviyelerin üzerine çıkan küresel ekonomi politikaları belirsizlik endeksi ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle doların gelişmiş ülke para birimleri karşısında zayıfladığına dikkat çekilen raporda, gelişmiş ülke tahvil faizlerinin yükseldiği ifade edildi.
Rapora göre, gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısındaki artış kredi temerrüt takası primlerini yükseltirken, bu ülkelerden portföy çıkışları gözlendi. Buna karşılık, mart ayından itibaren Türk lirası lehine gelişen kredi büyümesi dikkat çekti. Ticari kredi büyümesi yatay bir seyir izlerken, sıkı para politikası ve destekleyici makroihtiyati çerçeve sayesinde büyüme sınırlarıyla uyumlu ilerledi.
Yabancı para cinsinden ticari kredi büyümesinin sınırlandırılması ve döviz piyasalarındaki dalgalanma, bu tür kredilerin büyümesini yavaşlattı. Buna karşılık, TL cinsi ticari kredilerde bir miktar canlanma gözlendi. İstisna kapsamındaki alanlarda daha hızlı büyüme olurken, ticari kredi faiz oranları yüksekliğini koruyarak finansal koşullardaki sıkılığı işaret etti.
Bireysel kredilerde ise büyüme hız kaybederken, kredi kartı ve ihtiyaç kredileri belirleyici olmaya devam etti. Mart ve nisan aylarında uygulanan sıkı para politikalarının, özellikle bireysel kredi kartı büyümesindeki ivme kaybında etkili olduğu değerlendirildi. Kredili mevduat hesabı (KMH) kullanımı ise ihtiyaç kredisi büyümesini yatay bir seviyede tuttu.
Konut ve kredi piyasasında dengeli seyir
Reel olarak düşen konut fiyatları ve faizlerdeki gerileme, konut kredilerinde yıllık büyümeyi tetikledi. Buna rağmen, finansal sıkılaşmanın bankacılık sektöründeki aktif kaliteye etkisinin sınırlı kaldığı kaydedildi. Bireysel kredi segmentinde tahsili gecikmiş alacak oranı artarken, firma kredilerinde bu artış özellikle KOBİ kaynaklı oldu.
2024 yılı sonunda yürürlüğe giren yapılandırma uygulaması, kredi kalitesindeki bozulmayı yavaşlatsa da risklerin devam ettiği belirtildi. Bankaların, krediler ve tahsili gecikmiş alacaklar için tuttukları karşılıkların yüksek seviyesini koruduğu ve bunun bilanço üzerindeki olumsuz etkileri sınırladığı vurgulandı.
Raporda reel sektörün borçluluğunun düşmeye devam ettiği, buna karşın TL varlıklara yönelim nedeniyle döviz pozisyon açığının mart ayına kadar arttığı ifade edildi. Ancak YP kredi büyümesine getirilen sınırlamalar ve YP varlık talebindeki artışla bu artışın durduğu bildirildi. Döviz geliri olan firmaların payının yükselmesi de riskleri sınırladı.
Hane halkının borçluluğunda bireysel kredi kartı ve KMH kullanımının arttığı, borç/gelir oranlarının KMH etkisiyle ihtiyaç kredilerinde yükseldiği belirtildi. Ortalama vadenin kısalması ise kredi riskini artıran bir unsur olarak öne çıktı.
TL cinsi varlıklara yönelim artarken, kur korumalı ve döviz mevduat ürünlerinin payı azaldı. Alternatif yatırım araçları olarak menkul kıymet yatırım fonları ve bireysel emeklilik fonlarının ağırlığı ise arttı.
Bankacılık sektörü dengeli ve dayanıklı görünümünü koruyor
Mart ve nisan aylarında TCMB’nin aldığı sıkılaştırma kararlarıyla birlikte TL tercihi güçlenirken, hem gerçek hem de tüzel kişilerin TL mevduat oranları yüksek seviyelerini korudu. Finansal sistemdeki fazla TL likiditenin azalmasıyla TL likidite açığı oluştuğu ve bankaların döviz likiditesinin güçlü kaldığı belirtildi.
Küresel belirsizliklere rağmen Türk bankalarının yurt dışı finansmana erişimi sürerken, sendikasyon kredilerinin yüksek oranlarda yenilendiği ve maliyetlerinin düştüğü açıklandı. Bankaların dış borç yenileme oranlarının yüksek seyrettiği, ancak uzun vadeli borçlanma maliyetlerinde küresel gelişmelerin belirleyici olacağı ifade edildi.
Fonlama maliyetlerindeki artışın banka bilançolarına etkisinin yönetilebilir düzeyde kaldığı belirtilirken, TL tahvillerin bilançolara yansıması sınırlı oldu. Kısa vadeli menkul kıymet ve kredilerin faiz şoklarına karşı dayanıklılık sağladığı belirtildi.
Bankaların karlılığında toparlanma eğilimi gözlenirken, net faiz marjını destekleyen adımlar ve hizmet gelirlerindeki artış da karlılığı destekledi. Krediler için ayrılan karşılık giderleri ise bu iyileşmeyi sınırlandıran faktör oldu.
